İki insan, daha doğrusu iki siyasetçi, iki yönetici, iki büyükşehir belediye başkanı. İkisi de aynı partiye mensup ama birinin yaptığını diğeri yıkıyor ya da tam tersi birinin yıktığını diğeri yapıyor.
Biri 1999 ile 2019 arasında tam yirmi yıl yönetti bu kenti. O günlerin iktidar partisi ANAP’tan seçilmişti, sonra devranla birlikte iktidar değişti, O da parti değiştirdi; ANAP’tan AKP’ye geçti. Şimdi Ankara’da TBMM’nde iktidar sıralarında oturuyor.
Diğeri ta gençlik yıllarından Milli Görüşçü. Kökü 1970’lere gider. 1970’lerde Milli Nizam Partisi gençlik kollarında başlar siyasi hayatı. Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi, en sonunda da Adalet ve Kalkınma Partisi. Sonradan katılanlardan değil, ilklerden, Samsun teşkilatının kurucu il başkanı. Üç dönem milletvekilliği, komisyon başkanlığı ve ardından gelen Bayındırlık ve İskân Bakanlığı.
Selefi yirmi yıl yönetmişti Samsun Büyükşehir Belediyesi’ni, kendisi de üç yıldır yönetiyor. “Selefi ne yaptıysa halefi tam tersini yapıyor” dersek abartmış olmayız. Selefinin yaptıklarını yıkıyor, yıktıklarını da yapıyor.
Örnek mi? O kadar çok ki.
Selefi onca masraf yaparak Samsun’un en önemli caddelerinden birisi olan Çiftlik İstiklal Caddesi’ni trafiğe kapatmıştı. Yetinmemiş cadde üzerindeki apartmanları tek tipleştirmiş, masrafın bir kısmını belediyeye bir kısmını da bina sahiplerine yüklemişti. Şimdiki başkanın makama oturur oturmaz ilk işi o caddeyi trafiğe açmak oldu.
Artık halef ya da selef demeyi bırakıp önceki ve sonraki başkan diyeceğim.
Önceki Başkan Pelitköy’de bir marina yapmıştı. Etrafı hemen doldu, binalar binaları, eğlence, yeme içme alanları birbirini kovaladı. Marina iyiydi, güzeldi ama denizin gücü hesaplanmamış ya da yanlış hesaplanmıştı, dalganın taşıyıp getirdiği kumla doluyordu, yosun tutuyor ve kokuyordu. Sık temizlemek gerekiyordu. Şimdiki Başkan aradan üç yıl geçti, hiçbir temizleme çalışması yapmadı, yaptırmadı. Kum adacıkları oluşmaya ve kokular sahilden hissedilmeye başladı. Derler ki “burayı doldurmayı planlıyor, onun için de temizlemiyor.”
Eski Başkan niye yaptıysa(!) yaptı, taş taşıdı, toprak taşıdı, denizi doldurdu tamı tamına altı yüz dönümde on sekiz delikli bir golf sahası inşa etti. Ama galiba Karadeniz’in rüzgârının golf oynamaya izin vermeyeceği unutulmuştu. Olmadı, yürümedi ve yeni Başkan gelir gelmez gol alanını Golf Federasyonu’na terk etti.
Hep yıktıklarından ya da terk ettiklerinden bahsedecek değiliz ya bir de yaptığı var. Eski Başkan’ın yıktığı yeni Başkan’ın da yaptığı Büyük Cami karşısındaki dolmuş durakları. Hafızalardadır, çok eski değil ki unutulsun. Eskiden gerek merkez ve gerekse ilçe dolmuşları hem doğudan hem batıdan Büyük Cami karşısındaki durağa gelirler, orada yolcu indirir, oradan yolcu alırlardı. Eski Başkan yıktı oraları ve kaldırdı oradaki durakları. Artık merkez dışından gelenler ya şehirlerarası otobüs terminalinde ya da Mert Irmağı doğusunda yolcu indiriyor, yolcu bindiriyordu. Yeni Başkan bunu da değiştirdi, şimdi binalar yükseliyor o alanda. Yakında trafiğe açılacak.
Şu doğru veya bu yanlış demeyeceğim ama bunun birisi doğru ise diğeri yanlış. Acaba hangisi?
Sakın “sana ne” ya da “bana ne demeyiniz, bunun maliyetini biz ödüyoruz. Bu kentin insanları ödüyor şu partili ya da bu partili hiç fark etmiyor.