Televizyonları izliyorum kimisi muhalefetten yana kimisi iktidardan yana bolca vaatlerde bulunuyor. Aslında “yalan” atıyorlar demem gerekiyor ama edebim elvermiyor.
Parti ayırmam söz konusu değil; o parti ya da bu parti fark etmiyor; hepsi de aynı pistte yarışıyorlar asla gerçekleşmeyecek -gerçekleştirilemeyecek- vaatler üzerine.
Herkes “muradını” dillendiriyor birbiriyle yarışarak. Palavrada yarışıyorlar ne yazık ki! Keşke olabileceklerde yarışsalar.
Birisi yapmaktan bahsediyor bir diğeri yapılanı yıkmaktan. Yapılanın parası da bizim cebimizden çıkıyor yıkılanın parası da. Ve olan bize oluyor.
İşin garibi de bizim paramızı harcarken bizim oyumuzu da istiyorlar ve alıyorlar. Biz mi aptalız yoksa onlar mı çok zeki? Ya da çok mu utanmazlar?
Bir zamanlar -çok uzak olmayan bir zamanlar- siyasetçiler yalan söylemezlerdi, ne yapacaklarını bilmesek bile ne yapmayacaklarını bilirdik. Aşmayacakları -aşamayacakları-çizgileri vardı devlet adamlarının, parti liderlerinin. Yapacaklarını söylemeseler bile yapamayacaklarını aslan vadetmezlerdi.
Sadi Somuncuoğlu “Osman, yapacağımızın tamamını söylemesek bile yapamayacağımızı asla yapacağız dememeliyiz” demişti o MHP Genel Sekreteri, ben ise MHP Samsun İl Sekreteri olduğum günlerde.
Neler değişti o günlerden bu günlere, şaşırmaktan kendimi alamıyorum.
Hangi değerlerimizi kaybettik? Aklımızı mı yoksa ahlakımızı ya da her ikisini birden mi?
Bu gidişin sonu yok.
Ya aklımızı başımıza alır kurtuluruz ya uçurumdan aşağı düşer, parçalanırız.