Siyasetçi imiş. Gazete ve televizyon sahibiymiş. Aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi’nden milletvekili imiş.
Babası da en az onun kadar, hatta ondan da şöhretli birisi. Rivayete göre “Ankara’yı parsel parsel satmaya” kalkışmış. Zamanı mı yetmedi yoksa birileri mi su koyuverdi bilinmez ama Ankara tüm yağmalanmaya rağmen hala yerinde duruyor ve hala büyüyor.
TBMM’sinde konuşmuş önceki gün. Hem de ne konuşma. Yalanlar, hakaretler ve iftiralarla dolu bir konuşma.
Türkiye’de “ezanın CHP tarafından yasaklandığını” söylüyor.
CHP’nin ezanı yasakladığı yalanın dik alası. CHP ezanı yasaklamadı, Türkçe okunmasını sağladı. İkisi çok farklı bir şey.
İmam-ı azam Ebu Hanife’nin “herkesin kendi dilinde ibadetine izin verdiğini görmezden gelenler” Türk milletine Arapçayı dayatmakta alabildiğine rahatlar. Kendi dili yerine bir başkasının diline sahiplenmek ne demek anlamam mümkün değil.
Siyasetçi önce ahlaklı ve dürüst olmak zorunda. Babasının yahut kendisinin yanlışlarının da bir gün hesabının sorulacağını aklından çıkarmamalı.
Atatürk Orman Çiftliğine vurduğu darbe hala Yeni Mahallede bütün çirkinliği ile arzı endam ediyor ve bir süre daha etmeyi sürdürecek görünüyor.
Devlete ait lojmanı hala boşaltmayan ya da tapuda karısının ve iki avukatının üzerine geçirmek gibi yasa ve ahlak dışı yola başvuranlar er veya geç bu hesabı verecekler.
Milli Mücadele’nin karşıtları başta 6’ıncı Mehmet Vahdettin olmak üzere ihanetin deryasında kulaç atarken birileri ölüm kalım mücadelesinde yokluklar içinde “tam bağımsızlık” mücadelesi veriyorlardı.
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi kaçtığı yurt dışında Türklüğünden istifa etmekten en ufak bir perva ve utanç duymuyordu:
“Ben de aynı ile reddedip Türk’ü,
Tövbe Ya Rabbi tövbe Türklüme
Beni Türk milletinden ad etme.”
Mustafa Sabriler, Dürrizadeler ve diğerleri ihanette biri birleriyle yarışırken Ankara Müftüsü Börekçi Rıfat Efendi, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, Amasya Müftüsü Abdurrahman Kamil Yetkin Efendi canla başla tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik için mücadele ediyorlardı.
Dürrizadelerin Milli Mücadele aleyhine fetvasını 60 civarındaki müftü ya da din görevlisi imzalarken Rıfat Börekçi Efendinin Milli Mücadele lehindeki fetvasını 180 civarında müftü ve de din adamı imzaladı.