70 günden az kaldı, şunun şurasında.
O da gelir o da geçer ve ülkenin kaderi en az 5 yıl süreyle birilerine teslim olur.
Kime teslim olacağı da çok açık: Cumhur İttifakı’na…
Önce hukukçuların itiraz etmesi gerek bu hukuk keşmekeşine…
Savcısından, hâkimine, avukatına kadar…
Özellikle de avukatların susmaması çok önemli.
Baro başkanlarının her birinin öncülük edeceği eylemler olsa gerek.
Ama çok az başkanının sesi duyuluyor, eylemi dikkat çekiyor.
Bir ülkede eğer kanunlar tartışılıyorsa, mahkemeler birini tanımıyor, birbirini umursamıyorsa o ülkede ne demokrasiden bahsetmek söz konusudur ve o ülkeye ne de başkaları saygı duyar.
Devletine saygı, hukukuna güven duyulmayan ülkeye kim yatırım yapar?
Söyler misiniz, ya da söyleyebilir misiniz?
Onun için 31 Mart 2024 seçimi sıradan bir seçim değildir, ülkenin kaderini belirleyecek kadar önemli bir seçimdir.
Dolayısıyla bu seçimde her şeyi bir tarafa bırakıp ülkenin, devletin ve hukukun üstünlüğüne oy vermeliyiz.
Yani devletten, milletten ve anayasadan yana…
Ben böyle yapacağım, geçmiş siyasi ve ideolojik tercihlerime göre değil, hak, hukuk ve adalet anlayışıma göre oy kullanacağım.
Devletten, milletten yana olacağım.
Geleceğimi geçmişime, bu devleti kuranların emeklerini siyasi saplantılarıma feda etmeyeceğim.
Bunu yapmak milli bir borçtur ve ben bu borcu ödeyeceğim.