Herkes tarımı, rençberliği, zirai çalışma ve üretimin önemini geç de olsa anladı.
Neymiş? Demek ki tarım bu ülkenin 1 numaralı faaliyetiymiş.
Pandemi dönemi bunu pekiştire pekiştire bize öğretti.
Hele de burnumuzun dibindeki savaş tarımda dışa bağımlılığı ve kendine yetebilme öğesini bize acı acı hatırlattı.
Nasıl yani? Kötü durumu bize hep sıkıntılı anlar mı hatırlatacak?
Zora gelince mi ne olduğunu anlayacağız?
Sıkışınca mı gıdanın değerini, 1 kilo yağın, 3 ekmeğin sıkıntısını mı çekeceğiz?
Musibet mi lazım?
Eeeee zaten yeterince var!
Bilgi mi istiyorsunuz?
Yıllardır söylüyoruz ama sizle maalesef nasihatlere kulak vermiyorsunuz. Nasihat dinlemiyorsanız ben daha ne yapayım? Sonucuna da katlanacaksınız...
***
Demek ki ne yapacağız kıtlıkla, yoklukla, yetmeyen gıda varlığımızla ve bizi imtihan edecek zor günlere karşın: öncelikle tarım siyaseti değil adamakıllı bir tarım politikamız olacak.
Birrrr!
Üreteceğiz…
Tabii ki üreteceğiz; bolluk-bereket fışkırsan ama bunun ön koşulu girdi ve maliyetlerin makul seviyelere gelmesi ile olur. O sebeple 23 liraya değil 12 liraya mazot, 4000 liraya değil 1000 liraya gübre, 25000 liraya ilaç değil 12000 liraya ilaç vereceksin veya bu imkanı sağlayacaksın çiftçiye…
Anlayacağın girdiler ucuz olacak ikiiiiiiii…
Ürünü değerlendireceksin, ziyan ettirmeyeceksin, katma değer yaratacaksın, allayıp pullayıp sen ihraç edeceksin ama ne ile?
Birleşme ile kooperatifleşme ile ucuz kredi ve altyapı hizmetleri ile…
Kuru kuruya ‘Üretelim’ demekle olmuyor, paşam bu işler.
Lafla peynir gemisi yürümüyor.
İcraat ister köylü, uygulama ister çiftçi, yerinde görmek ister üretici…
Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Üretmek, değer katmak, ihraç etmek Üüçççççç…
İthali kısıtlayacaksın, kendi çiftçini öne çıkaracaksın, kötü günlere göre senaryo yazacaksın, ambarını her daim dolu tutacaksın, planlamanı yapacak, elin uşağının kirli ve kanlı eline bakmayacaksın. Döööörttttttt…
Arada sırada bizi dinleyecek, bizi dikkate alacak, popülist akım ve söylemlerle hayal dünyasından ayılıp gerçeklere motive olacaksın, birazcık araştıracaksın, ön yargılı olmayacaksın, işin uzmanlarından akıl soracak, işin kompetanlarını ve söylemlerini takip edeceksin. Bu da beeeşşşşşşş…
Yaşlı tarım nüfusumuz da kayboluyor. Genç köylü tarımdan uzaklaşıyor. Şehre gelip güvenlik görevlisi, temizlikçi, asgari ücretle yaşama tutunma ya da devlete kapağa atma mücadelesinde...
Tarımla uğraşan dinamik güçler köyleri terk etmeyecek. Tedbiri alacaksın! Bir de memleketin bakir, verimli, bereket fışkıran toprakları yerine elin Afrika’sının topraklarında üretim için hayallere dalmayacaksın. Bu da altıııııııı...
Sen şimdilik bunları uygula, bunları dikkate al…
Yolun yarısını kat ettin sayılır…
Gerisi mi? Allah Kerim...
Bu kötü kaderin inşallah sonu gelir.
Bir kere de aklını başına al.
Azıcık da bize kulak ver…
Yoksa kulak da kalmayacak bu gidişle...
gıda gelecek yüz yılın petrolü dur dolarıdır altınıdır bu böyle bilmeyen cahildir veya çıkarıdır veya çıkarcılar hizmetlerdir ziraat tarım alanlarına sanayi kuran satılmış vatan hainidir
Ne güzel anlatmışsın teşekkürler Bunları dikkate alanlar acilen uygulamalılar