Müslümanların bildiği ve sıkça kullandığı, hocaların vaaz ve hutbelere konu ettiği manası çok derin bir hadisi şeriftir. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”
Dini bir söz olmanın ötesinde insanın üzerinde yarattığı etki daha faziletlidir. Hak korumak, savunmak insanın vicdanını besleyen bir kaynak gibidir. Burada sadece kendini hakkını korumak değildir mühim olan, hakkını koruyamayan mazlumun yanında olmaktır. Yanında olmaktan kasıt sahte duyarlılık göstermek değil, onun için bir şey yapmak, harekete geçmek ve çözüm üretmektir. Yoksa toplum olarak birçok konu üzerin konuşur pek azı üzerine harekete geçer, değiştirmek için çaba harcarız.
Hayatımıza sirayet etmiş olsaydı bu söz, muhtemelen günümüzde yaşadığımız bu ahlaki yozlaşma ve toplumsal çözülmelere kalıcı çözümler üretmiş olurduk.
Yine bu konuda Hz. Hüseyin’e atfedilen bir söz daha var ki bununda anlamı pek derin. “En büyük cihad, zalimin karşısına çıkıp; Sen ‘haksızsın’ demektir.”
Güçlünün yanında saf tutup, mazlumu unutanların vay haline…
Herkes bir yana yüzünü çevirmiştir fakat azizler yönleri olmayan yöne yüzlerini dönmüşlerdir. Mevlana ve Şems Rubaileri
İlk okunduğunda sığ ve anlaşılması muğlak gibi olsa da bu söz Türkiye gündeminin özetidir benim kanaatimce. Herkesin yüzü bir yana çevrili; ideoloji, siyasi parti, dil, dini görüş, ırk, etnisite ve cinsiyet... Sayısız virgül konacak nice sıfatlar, ayrıştırmalar, tanımlamalar.
Lakin gerçekten aziz olanlar, yüzünü haktan yana dönerler. Onlar herhangi bir tanımlamaya, ayrıştırmaya veyahut yöne ihtiyaç duymaz. Safları sevgiden, şefkatten örülmüştür.
Herhangi bir yönü olmayan, hakkı yendiğinde savunamayan üç şey vardır;
Doğa, çocuklar ve hayvanlar…
Bugün yazımda hayvanlar yani dilsiz dostlarımız hususuna değinmek istiyorum.
Allah der ki: "Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Onlar şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklardır."
Hesap gününün gelmesini bekleyen bu sessiz kullar; tecavüze uğramış, bir uzvu canice vahşice kesilmiş, arabayla çarpıp kaçılmış, ölüme terk edilmiş bir ‘can’ sayılmaktan öte; bazılarının sevgisizliğini, öfkesini, ruhundaki katranı bulaştırdığı bir noktaya gelmiş durumda.
Sadece bu da değil; üzerinden rant sağlanan, metalaştırılmış ve ‘can’ olduğu unutulmuş vahşi kapitalizmde öğütülmüş diğer pek çok şey gibi… Ve bu acı örnekler saymakla bitmez.
Hayvan Hakları yasasına gelecek olursak; getirilen yasaların elbette etkisi olacaktır ama salt anlamda hukuki yaptırım bu sorunu ortadan kaldırmaya yetmeyecek tıpkı diğer suçları ortadan kaldırmaya yetmediği gibi. İnsan adalet terazisini yüreğinde kurup oradaki mahkemede kendini yargılamayı öğrenmediği sürece, çocukluk yıllarından itibaren merhamet ve vicdanı beslenmediği sürece her çözüm eksik kalacaktır.
Son olarak küçük bir not değerli okuyucularım;
Evini, barkını, toprağını, özgürlüğünü ve en önemlisi yaşam hakkını elinden aldığımız hayvanlar bu kadar değersiz olmamalı. Her şeye bu kadar anlam atfeden insanların, kalbi olan, duyguları olan, gözlerine sevgi ile bakan hayvanlara bu denli gaddar olmasına o kadar şaşırıyorum ki.
Hakkı yenilen her canlının vebali tüm insanlığın, tüm toplumun boynunadır. Haksızlık karşısında susanın, haksızlık yapandan farkı yoktur benim gözümde. Toplum olarak karanlığa küfretmek yerine, kalkıp bir mum yaktığımız günleri görmek ümidiyle…
Hiç bir yazısını kaçırmadan okuduğum gerçek bir yazar♡
Kalemine ve yüreğine sağlık başarıların daim olsun