Yıllardır 'Memleket İşi, Gönül İşi', 'Gönül Belediyeciliği, 'Birlikte Yönetelim' diyerek geldiler.
Ama bu sloganların hep tersi oldu.
Yağmur sel geldi mi bu sloganların hiçbirisi bir işe yaramıyor.
Neden peki?
Türkiye'de yıllardır altyapıyı önemseyen yok, 'makyaj belediyeciliği' yapılıyor da ondan.
Bakın iki gündür Samsun ve ilçeleri, şiddetli yağmura ve sele teslim. Ladik'te bir vatandaşımızı kaybettik.
Samsun Bütünşehir Yasası'nı kabul edince, ilçe belediyelerinin bütün yetkileri yol, su kanalizasyon ve altyapı hizmetleri, Büyükşehir Belediyesi'nin sorumluluğuna geçti.
Büyükşehir de yıllardır ilçelere, köylere, yol yapmak için deli gibi uğraşıyor. Önceden bu işi Köy Hizmetleri, İl Özel İdareleri yapar, Büyükşehir de diğer altyapı çalışmalarını yürütürdü. Şimdi ise Samsun'un ilçelerindeki yol yapımı bir türlü bitmek bilmiyor. Beton yol, asfalt yol, yol, yol, yol…
Bir türlü altyapıya giremedik.
Altyapı olmayınca da en ufak bir yağmurda, evler dükkanlar, tarlalar, bağ, bahçeler sel suları altında kalıyor.
Şu Samsun-Ordu karayolunun haline bir bakın.
Türkiye'yi Karadeniz'in doğudaki en uç sınırına götüren tek bir yol var. O da Samsun-Ordu karayolu.
Dünkü şiddetli yağmurda heyelan ve su baskını nedeniyle bu yol kapandı düşünebiliyor musunuz?
Gelmişiz 2023 yılına. Olacak iş mi Allah aşkına…
İlçelerde altyapı yok diyoruz da şehir merkezinde var mı? Onu da dün bir kez daha gördük ki yok.
Küresel ısınma diyoruz, seller, şiddetli yağmurlar artacak diye bas bas bağırıyor bilim insanları; bizim belediye başkanları nerede olmayacak, mahkemelerden dönecek bir iş var onun peşindeler.
Ya yıkım mühendisliği ya rant hırsı ya da makyajla günü kurtarırım anlayışı.
Bakıyorsun sadece Samsun değil Türkiye'nin 20 yıldır aynı anlayışla yönetilen bütün kentleri bu durumda.
Yağmur yağar sele teslim olursun, deprem olur doğru dürüst denetlenmeden yapıldığı ortaya çıkan binaların enkazında can verirsin, tarım dersin, çevre dersin ova dersin maden ocaklarına, taş ocaklarına, çörçöpü yakıp güzelim cennet bir ovayı zehirleyecek santraller dikersin, dikilmesine belediye olarak ses çıkarmazsın, dünyanın bir ucundan gelmiş altın arama şirketlerine memleketinin dağlarını delik deşik ettirip bir de siyanürlü altın arama izni verirsin, yetmedi bir de belediyenin iş makinelerini seferber edersin...
Say say bitmiyor kardeşim. Moral bozmamak, çıldırmamak elde değil.
Samsun bir kez daha sele teslim olmuş. Olur efendim olur, bu kafayla daha çook sel, afet görürüz biz!
Belediyecilik öyle lafta peynir gemisi yürüterek olmuyor çünkü. Kent ve kentlilik bilincinin yanında akılla ve bilimle oluyor.
Aslında konuşmak ne fayda biliyorum ama sussam gönül razı gelmiyor!