Tarihler 5 Şubat 1975 yılını gösteriyordu.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında ABD, Türkiye’ye askeri malzeme ve teçhizat satışını yasaklamıştı.
Dönemin Başbakanı ise Bülent Ecevit'ti.
Ambargo nedeniyle 60 dolarlık uçak parçasını 600 dolara aldığımız günlerdi.
Hayat pahalılığı derseniz daha da fena…
Ambargo uygulamaya konulur konulmaz, Türkiye'de gıda fiyatları öylesine fırladı ki enflasyon bu tarihten sonra Türkiye'de tek haneli rakamlara gerileyemedi.
Hatta o dönem Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der) 7 ilde "hayat pahalılığı ve faşizmi protesto" toplantıları düzenledi. Sağ sol çatışmalarının da olduğu o günlerde bu toplantılar saldırıya uğradı; 1 kişi öldü, 60 kişi yaralandı.
O yıllar Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin işçi maaşlarını ödeyemediği günlerdi.
Yurdun dört bir tarafında fabrikalarda işçiler, yüksek enflasyon yüzünden maaşlarının yetmediği, hatta ücretlerini bile alamadıkları için hemen hemen her gün gösteriler düzenliyorlardı.
Bütün bu hayat pahalılığının tek bir nedeni vardı. ABD'nin ekonomik ambargosu.
Tam üç yıl devam eden ambargo, Bülent Ecevit'in ambargo kalkmadığı sürece ABD üslerinin kapalı ve askıda kalacağını ifade etmesi sonrasında ancak kalkabildi. Ecevit'in Rusya ile de yakınlaşma mesajları veren BBC röportajı o süreçte, ABD'de büyük bir ses getirmiş, soğuk savaş yıllarının o çalkantılı günlerinde NATO müttefiki Türkiye'nin SSCB'ye yakınlaşma mesajları vermesi ABD'yi bir hayli endişelendirmişti.
Ecevit'in Mayıs 1978'teki bu röportajından sadece 4 ay sonra, ABD Kongresi ambargoyu kaldırdı.
O günleri neden hatırlattığıma gelince; 45 yaşın üstündekiler bilirler; 1978 ABD ambargosu dahil, bugüne kadar hiç böyle pahalılığı şahsen ben bu ülkede hiç görmedim.
Bakın Hazine'nin nakit açığı haziranda 206 milyar 330 milyon TL'ye ulaştı. Ocak-haziran dönemindeki nakit açığı ise 453,5 milyar TL'nin üzerinde.
Seçim harcamalarıyla bütçeyi alt üst eden iktidar, maaşlara yapılan zamlardan sonra harçlarda ve vergilerde büyük artışa gitti.
Buna karşılık, dul ve yetim maaşına yüzde 0, en düşük emekli maaşına yüzde 0, yüksek prim ödemiş emekliye yüzde 25, asgari ücretliye yüzde 34, memura yüzde 85 zam yapıldı.
Damacana sulara gelen zamlarla birlikte 1 bardak suyun maliyeti 60 kuruşa ulaştı.
Et ve Süt Kurumu (ESK) kırmızı etin (1 kilo) fiyatına bir günde 65 TL zam yaptı.
En Sefil Ülkeler Endeksi 2022 verilerine göre, Türkiye 20 ülke arasında, 10. sırada yer aldı.
Say say bitmiyor.
Ödenmiş vergilere gelen (MTV) ikinci vergiler de cabası.
Ne oldu da bu durumdayız?
Türkiye'ye yönelik bir ambargo mu var?
Hayır yok. Tam iki yıldır, 'faiz sebep, enflasyon sonuç' diyen bir ekonomi yönetiminin Türkiye'yi getirdiği nokta işte tam da bu.
Haa bu arada söyleyeyim; bunlar daha iyi günlerimiz. Hele bir yerel seçim geçsin, siz o zaman, asıl zamları göreceksiniz.
Allah hepimizin yardımcısı olsun!