Yeni ekonomi yönetiminin göreve başlamasıyla, hafta içinde zam yağmuru ve fiyat artışları ardı ardına gelirken, olumlu ufak tefek gelişmeler de olmadığı değil.
Örneğin Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS). Yaklaşık bir ay aranın ardından yeniden 500 baz puanın altına geriledi.
Ve enflasyon. Seçim ayı olan mayısta doğal gaz giderlerinin sıfırlanması nedeniyle, TÜFE aylık yüzde 0,04 ve yıllık yüzde 39,59 artışla gerçekleşince kıyamet de koptu tabi. Kimse TÜİK'in enflasyon verilerine inanmadı haliyle…
Dün ödemeler dengesi verileri de açıklandı. Türkiye'nin cari açığı bu yılın ilk 4 ayında yüzde 43,6 arttı. Nisan ayında ise cari işlemler hesabı 5 milyar 404 milyon dolar açık kaydetti. Yılın ilk 4 ayında cari açık ise 29 milyar 726 milyon dolara ulaştı.
Nisanda doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 784 milyon dolar oldu. Portföy yatırımları ise 1,2 milyar net çıkış kaydetti. Resmi rezervlerde bu ay 8,2 milyar dolar net azalış oldu.
Ekonomiye dair iyi olan da kötü olan da ödemeler dengesinde net olarak görülür. Ödemeler Dengesi diğer bir anlamda, gidişatın da dikiz aynasıdır.
Ödemeler dengesi bize şunu söylüyor; para gelmediği için daha yüksek açık veremiyoruz, zorunlu harcamalarımızı da rezervleri eriterek karşılıyoruz; yani ‘cepten’ yiyoruz.
Yani ülkemize gelen finansmandaki daralma sürüyor. Umudumuz yaz aylarının gelmesiyle birlikte turizm gelirleri ile ekonomide ortodoks politikalara dönüşün işareti olarak algılanacak olan para politika faizindeki artış kararı olacak.