BoE yani İngiltere Merkez Bankası…
Geçen hafta sonuna girmeden, otuz yılı aşkın bir süredir uygulanan en agresif sıkılaşma döngüsünü sona erdirdi.
Düşen enflasyon ve artan resesyon korkuları arasında politika faizini yüzde 5,25'te tuttu.
Ülkede faizin yüzde 0,1 olduğu aralık 2021'de başlayan sıkılaşma döngüsünde politika faizi art arda 14 kez artırılmıştı.
Bununla birlikte BoE, politikanın sadece duraksamada olduğunu ve yüzde 2'lik hedefin oldukça üzerinde seyreden enflasyonun beklendiği gibi düşmemesi halinde müdahale edeceğinin de sinyalini verdi.
Norveç ve İsveç de, “sıkılaşmaya” devam ediyor. Norveç Merkez Bankası politika faizini 25 baz puan artışla yüzde 4,25'e çekti.
İsveç Merkez Bankası ise sıkılaşma döngüsüne devam etti ve yüzde 4 ile faizi tarihi seviyeye yükseltti. Banka faizi yükseltirken, faizlerin daha fazla yükselebileceği konusunda da sinyaller verdi.
Biz de Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bir haftalık repo faizini 500 baz puanlık artışla yüzde 25’ten yüzde 30’a yükseltti.
Şimdi herkes faiz kararının yüksek seyreden enflasyonu dizginleyip dizginlemeyeceği merak ediyor.
Önce hatırlatalım; Türkiye’de Merkez Bankası, bu dönemde istikrarsız bir faiz politikası izledi: Kimi zaman faizin enflasyonun nedeni olduğu iddiasıyla enflasyonun yükselmesine aldırmayarak faizi düşürdü, kimi zaman tam tersini söyleyerek faizi yükseltti.
28 Mayıs seçimlerinden sonra göreve gelen yeni ekonomi yönetimi ise 'uyduruk, rasyonel olmayan' modelden vazgeçildikten sonra dört PPK toplantısı yaptı ve faiz sırasıyla 6.5 puan, 2.5 puan, 7.5 puan ve 5 puan artırıldı.
Hedef ne? Enflasyonun geriletilmesi ve belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın sürmesi.
Bizim enflasyonda ana hedefimiz ne; Merkez Bankası bunu yüzde 5 olarak açıklıyor. Gerçi bu hedefin hangi yıl gerçekleşmesinin öngörüldüğüne ilişkin elimizde bir veri yok ama bu oranın en azından 2026 sonrasında beklenmesi gerektiğini biliyoruz. Çünkü 2026’da öngörülen enflasyon yüzde 8.5. Demek ki yüzde 5’e ilişkin en erken yıl 2027.
Amaç böylesine net olarak ortaya konuluyor ama vade çok uzun; en erken 2027. Bizim şu sıralar hedefimiz zaten aylık enflasyonu yüzde 5’e indirebilmek. Yıllık yüzde 5 hedefinden o kadar uzağız ki...
Hadi diyelim kontrolden çıkmış olan enflasyonu durduralım. Tamam da Türkiye’de aydan aya ne değişiyor da dört toplantıda dört faiz artırımı ve dört farklı oran görüyoruz?
Faizi niye zikzak çizerek artırıyoruz; bilen var mı? Hadi haziranda 8.5’te kalınamazdı ve bir artış gerekiyordu, adeta düz hesap yapalım dercesine 15’e çıkıldı. Temmuzda nasıl görece bir iyileşme gördük ki artışı 2.5 puanda tuttuk?
Temmuz, faiz artışını hızla aşağı çekecek kadar iyiydi de ağustosta nasıl bir tehlike sezildi de birden 7.5 puan artış tercih edildi?
Peki eylül ayı; ya ağustosa göre daha iyi durumda olmalıyız ya da gidişat daha iyi görülüyor ki bu kez artış tercihi 5 puan oldu.
Yıl sonuna kadar daha üç toplantı var. Faiz elbette yine arttırılabilir. Ama bizim amacımız enflasyonu arkadan takip etmek mi, yoksa enflasyonu önleyecek faizi belirlemek mi?
Asıl önemli olan; madem enflasyon çok hızlı gidiyor, daha yüksek bir faiz artışı daha iyi olmaz mıydı?
"Enflasyon arttı mı, hadi faiz artıralım!” deyip, gidene el sallamak mı bizim derdimiz.
O yüzden diyeceğim; bu faiz oranı enflasyonla mücadele anlamında işe yarar ama çok az işe yarar!
Belki yabancı yatırımlarında bir miktar kıpırdanma görürüz o kadar.
Bu arada faiz artışları yapısal reformlar (güçlü bir hukuk sistemi ve demokratik ilerleme) desteklenmiş olsaydı enflasyonla mücadele için yeterli olabilirdi.
Böyle bir destek olmaksızın tek başına faiz artırımı ile mi devam etmek istiyorsunuz; o zaman da bu artışın enflasyondan az olmaması gerekir!
Sadece ben değil aklı başında bütün ekonomistler bunu söylüyor!