Tam üç yıldır söyleye söyleye dilimizde tüy bitti.
“Yanlış yapıyorsunuz, 'Faiz sebep, enflasyon sonuç' deyip politika faizini yükseltirseniz, enflasyonu patlatırsınız, döviz kurunu tutamazsınız, dış ticaret dengesi bozulur, cari artar, alım gücünü düşürüp vatandaşı derin bir yoksulluk girdabının içine atarsınız” diye.
'Demiştim ben' demek için yazılmıyor elbette bu yazı ama uyarılarımızın ne yazık ki hepsi oldu.
Ve yeni kabinede Maliye ve Hazine Bakanı olarak atanan Mehmet Şimşek'in, Nebati'den görevi devraldığı sırada yaptığı açıklamada kabak gibi gün yüzüne çıktı.
Ne dedi Sayın Mehmet Şimşek?
"Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır."
Ve devamında ekledi:
"Kurala dayalı ve öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır. Şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır."
Şimdi bu sözleri duyunca, biz üç senedir doğru ekonomi modeli diye tanıtılan 'faiz sebep enflasyon sonuç' modelinin 'irrasyonel' yani 'akıl dışı' olduğu itirafını da nihayet duymuş olduk.
Yeni diyor ki Sayın Şimşek, aklın olduğu, ilmin olduğu, doğruların olduğu zemine dönmek zorundayız. Bu zamana kadar uyguladığınız politikalar akıl dışı politikalardı.
Bizim bu 'faiz sebep enflasyon sonuç' nevi şahsına münhasır ekonomi politikamız yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Enflasyon uçtu, kur yükseldi, kuru sabit tutabilmek için Kur Koruma Mevduat adı altında her an patlamaya hazır bir balonu şişirdiler, ödemeler dengemiz bozuldu, Merkez Bankası'nın rezervleri eridi, hayat pahalılığı giderek arttı.
Şimşek'in bu açıklamalarının ardından ekonominin düzeleceği yönünde iyimser bir hava ve umut da ufukta görünür oldu. Elbette umut yarattı ama asıl önemli olan bundan sonra alacağı kararlar ve atacağı adımlara bağlı olarak gelişecek.
Öncelikle en büyük sorunumuz yüksek enflasyon. Devamında dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak cari açık, ödemeler dengesi ve bütçe açığı var.
Diğer taraftan Şimşek'in önünde hem emekli hem ücretlilere yönelik ücret düzenlemeleri de var. Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'in asgari ücret 500 dolardan aşağı olmayacak açıklamaları da orada duruyor. Bu verdiğiniz sözleri yapmanız gerek çünkü önümüzdeki mart ayında yine bir seçim var.
Önümüzdeki süreçte ben öncelikle politika faizinin tekrar anlamlı bir hale gelmesini bekliyorum. Buna bağlı olarak ekonomideki büyümede ve işsizlikte bazı sıkıntılar oluşabileceğini öngörüyorum.
Ve en önemlisi. Dövizi kalmayan Türkiye yeniden yatırımcı çekmeye başlar mı?
Yabancı yatırımcılar neden Türkiye'yi terk etmişti, "Yarın Türkiye'de ne olacağını bilmiyoruz. Fiyat istikrarı diye bir şey kalmadı. Merkez Bankası ipin ucunu kaçırdı" dedikleri için. Şimdi Bakan Şimşek uluslararası normlara uyacağını söylüyor şeffaflık vadediyor. Bakalım böyle bir güveni sağlayabilecek adımlar atabilecek mi?
Ve diğer bir önemli konu bütçe açığı. Fiyat istikrarını ve mali disiplini sağlamanız şart. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinden dolayı sadece üç aylık bütçe açığı 400 milyara denk geliyor. Sayın Şimşek bütçe açığının azaltılması için hangi kaynakları bulacak, yeni vergiler mi geliyor. Yine kemer mi sıkacağız. Hepsi cevaplanmayı bekleyen sorular.
Sayın Şimşek'in derin yapısal sorunların sadece parasal ve mali tedbirlerle çözülemeyeceğini iyi bilen bir iktisatçı olduğunu duymuştum. Umarım planladığı bütüncül çerçeveyi hayata geçirme konusunda kendisine yeterli alan olarak verilir.
Çünkü devasa enkazı kaldırmak için Şimşek'in doğru olduğunu düşündüğü, rasyonel kararları alması, 'ben ekonomistim' deyip de üç yılda ülkenin ekonomisinin bu hale geldiği bir sistemde kolay olmayacak!
Hadi bakalım hayırlısı!