Pandemi süreci sonrasında birçok işimizi internet üzerinden halletmeye çalışıyoruz. Bunların başında ise eğitim geliyor. Çocuklar, eğitimciler evden EBA üzerinden bağlantı kurarak ders görmeye veya anlatmaya çalışıyor. Tabii ki burada da teknik sıkıntılar yaşanıyor. Bunların başında materyal eksikliği geliyor. Belki de milyonlarca öğrenci içerisinde telefonu, tableti hatta ve hatta interneti olmayan yüzbinlerce öğrenci var. Bunların yanı sıra tüm bunlara vakıf olup, internet bağlantısı olmayan ilçeler, köyler, mahalleler mevcut. Bunlarla ilgili herhangi bir iyileştirme çalışması ise bugüne kadar duyulmadı.
Bunların yanı sıra bizleri dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme yolunda adımlarla atmakla "gururlandıran" ancak internet ile ilgili çağın gerisinde olduğumuz gerçeğini pandemi sürecinde gözler önüne seren bir dönem yaşadık. Çağ, internet ve hız çağı ama bizler o hızın çok gerisindeyiz. Rakamlar ortada. Gerçekler hiç de görünen gibi değil. Türkiye'de internet çok pahalı. Hatta haddinden fazla pahalı. Verilen para, alınan hizmete göre çok yüksek.
Türkiye, 24 Mpbs hız ile Avrupa'nın en yavaş internet hızına sahip. Ekonomik olarak bizden "kötü durumda" olduğunu iddia ettiğimiz Romanya'da bile bu hız 152 Mpbs. Macaristan'da 129, İsveç'te 137, Almanya'da ise 98. İşte bu rakamlara bakınca, hem verilen ücretin ne kadar yüksek olduğunu hem de özellikle pandemi sürecinde ihtiyacımız olan internetin, aslında ne kadar yavaş işlediğini gözler önüne seriyor.
Peki, bizlerden tonla para alan internet sağlayıcı şirketler, bu paralarla ne yapıyor? İçinizden, "Cami yaptırmıyorlar herhalde" dediğinizi duyar gibiyim. Hayır falan işledikleri de yok. Zaten, Türk Telekom'un da özelleştirilmesi ve sermayeye peşkeş çekilmesinin ardından özelleştirmenin acılarını daha derinden hissediyoruz. Bugün faturanızı bir kaç gün içinde ödemezseniz, hattınızı kapatıyorlar, üstüne faiz işletiyorlar ve sonra da hiçbir gideri olmayan bir işlem için, açma kapama bedeli adı altında bir fatura bedeline yakın para talep ediyorlar. Tüm bunları da devletin izni ve kontrolü ile yapmaları ayrı bir sorun...
Velhasıl, pandemi sürecinde gördük ve yaşıyoruz ki, internet bağlantılarında ciddi sorunlar var. Yüzbinlerce çocuk, sağlıklı bir eğitim alamıyor. Bunda internet sağlayıcılarının ve altyapı çalışmalarını yapması gereken kurumların büyük eksiklikleri var. Ne yazık ki bu durumdan dolayı en çok mağdur olanlar da yine "alt sınıflarda" yaşayan insanlar.
Bugüne kadar onların bu sorunu aşmaları için bir çare üretilmedi. Sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'tan güzel bir çalışma geldi. Onun haricinde ise kimseden ses soluk yok.
Samsun'da da sessizlik hakim. Belediyeler seçimden bu yana doğru düzgün bir iş bile yapamamış haldeyken zaten böyle bir "lüksü" ve "jesti" onlardan beklemek büyük bir hayal kırıklığına neden olurdu zaten. Onların çocuklarımızdan, öğretmenlerimizden, ülkenin "eğitiminden" daha önemli sorunları var çünkü. Haksız mıyım?
Ortada adaletsiz bir durum var ve bu adaletsizliği ortadan kaldırması gerekenler sessiz... Kimseden çıt çıkmıyor. Ama bir sene sonra bu çocukların hepsi aynı sınavlara sokulacak, evinde tüm imkanları ile dersi dinleyen öğrenci ile tableti, telefonu, interneti olmadığı için ders alamayan öğrenci aynı teste tabi olacak. Bu haksızlık değil de nedir? Ekonomik adaletsizlik burada da ortaya çıkıyor.
Çok geçmeden, yaşadığımız süreci de göz önüne alarak, birilerinin artık bu mağduriyetleri gidermesi gerekiyor. Bu öznel bir sorun değil. Yani çözülse de olur, çözülmese de olur diyemeyiz. Bu durum, bu ülkede yaşayan ve Anayasal olarak eşit olan her yurttaşın, her çocuğun hakkıdır. Ve aksi yaşanan her durum bir "eğitim hakkı" gaspıdır. Hem özel sektör hem de devlet, bu konuda çaba göstermeli, belediyeler de sürece destek olarak çocukların eşit eğitim hakkı sağlanmalıdır.
Sağlıcakla kalın.