Bir başkan, anlı şanlı hem de. Yıllarca saltanat sürdü Ankara’da. Ve sonra günlerden bir gün kendisinden daha güçlü birisi tarafından görevden alındı. Daha doğrusu istifaya zorlandı.
Melih Gökçek’ten bahsediyorum. Hani şu kendisine tahsis edilen lojmanı karısı ve iki avukatına “usulsüz” olarak satan, daha doğrusu üzerine geçiren Başkan Melih Gökçek’i anlatmaya çalışıyorum.
Yaptığı, daha doğrusu yapamadığı, Ankara’nın milyon dolarını çürüttüğü ve Atatürk Orman Çiftliğini berbat ettiği o uygulamayı bir kenara bıraksak bile son uygulaması başlı başına tam bir “kepazelik.”
İhtiyacın mı vardı, yok muydu yeterli birikimin? Muhtaç mıydın devletin kaynaklarına el atmaya?
Bu ahlakın, bu insanlığın, bu toplumun son nefes alışıdır. Son can çekişmesidir.
Ne yazık ki toplum bu çürümenin farkında değil. Daha doğrusu çürüme toplumun umurunda değil.
Umurunda değil, çünkü toplum da çürüyor, içten içe, derinden derine.
Ne zaman farkına varacak ve ne zaman ayağa kalkacak? Ne zaman bu çürümeye “dur” diyecek?
Yoksa artık çok mu geç? Ayağa kalkmak ve “dur” demek için.
İnsanlar “haysiyetlerine emanet edilen” halkın kaynağını “halkın yararına” kullanırken niye yeterince titiz davranmaz ki?
Rakam belki küçük ama üzerinde durulması gereken bir konu da “Sudan’da çiftlik kurma” konusudur daha doğrusu sevdasıdır.
Mehdi Eker, Bekir Pakdemirli ve Faruk Çelik yıllarca bu hayali gerçekmiş gibi halka anlattılar, daha doğrusu anlatmaya çalıştılar.
Unutulmuştu. Ta ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 30.11.2023 günlü kararı yayınlanıncaya kadar. Kararnamede “17.1. 2018 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün(TİGEM) bağlı ortaklığı olarak kurulan Türk Sudan Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi’nin(Şirket) tasfiye edilmesine karar verlmiştir.”
Kaç bakan geldi geçti on anlaşmadan sonra bu ülkede?
Mehdi Eker, Faruk Çelik ve Bekir Pakdemirli ilk akla gelenlerden.
Kimin umurunda bu garip halkın üç beş kuruşu?
Nasıl olsa Avrupa’nın kıskandığı bir ülkeyiz.