Son zamanlarda yeni ve hızla gelişen bir moda haline geliyor “Osmanlı torunu olmak!”
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: “Ben Osmanlı torunu değilim.”
Osmanlı diye bir boy yoktur Oğuz’un 24 boyu içinde. Osmanlı Hanedanı veya imparatorluğunu kuran Kayı Türkleridir.
Anadolu’ya en son gelen Oğuz boyudur Kayılar. Son geldikleri için de en uca, Söğüt civarına yerleştirilmişlerdir.
Bu Kayı Boyu için bir taraftan dezavantaj gibi gözükse de öbür taraftan avantajdır. Bir taraftan “din uğruna gaza” gibi İslami bir kavramın onurunu taşırken öbür taraftan da “tımar sistemi” sayesinde mülk sahibi olma imkânına kavuşmuşlardır. Bu durum Anadolu’nun Türkleşmesine katkıda bulunan ama hem cihat yapma hem de toprak sahibi olma olanağından yoksun kalan yiğitlerin Kayı Boyu hizmetine girmesine yol açmıştır.
Gaziyan-ı Rum, Baciyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum ve Dervişan-ı Rum sadece Anadolu’nun değil özellikle Rumeli’nin Türkleşmesinde çok büyük hizmetler görmüşlerdir. Türk egemenliği Rumeli’nde cihatla genişlerken Anadolu’da I. Murat’ın son dönemindeki bir küçük olay dışında diğer Türk beylikleriyle hiç vuruşmadan çok daha fazla toprak kazanılmıştır.
Sorulması gereken önemli sorulardan birisi de Osmanlı’nın vatan kavramının olup olmadığıdır. Bugün bizim vatan dediğimize Osmanlı “Memalik-i Ali Osman” yani Osmanlının mülkü derdi. Yüksek Osmanlı’nın Mülkü…
Türk’ün talihsizliği Yıldırım Beyazıt’ın Sırp Voyvodası Lazar’ın kızı Maria Despina ile evlenmesiyle başlar.
Ünlü tarihçi Stanford Shaw “Osmanlı sarayına yeni bir Hıristiyan danışman akını başladı ve saray bundan sonraki birkaç yıl Bizanslaşma ve Hristiyanlaşma sürecine girdi” der.
Osmanlı köle düzeni, yani devletin kölelere teslimi ya da bir başka ifade ile Türklerin/Türkmenlerin devlet hayatında tasfiye Yıldırım Beyazıt ile başlar ama durmaz. Fatih Sultan Mehmet’in “devşirme” komutanı Gedik Ahmet Paşa “Türkmen göçebe halkını öyle acımasızca öldürtmüştü ki, bundan sonraki yüzyıl içinde bile büyük bir bölünme nedeni olan bir tepkiyi başlatmış oldu” der tarihçi Stanford Shaw.
Osmanlıda devşirmelerin ve kölelerin saltanatı ne yazık ki durmayacak artacaktır. Bu konuda Kanuni Sultan Süleyman’ın damatlarının ve vezirlerinin soy kütüklerine bakmak yeter de artar bile.
Devşirme saray kadınlarının hâkimiyetini de yabana atmamak gerekir. Devşirmelerin devşirmeleri desteklemesi ve birbiri ile işbirliği akla hiç yabancı değil.