“2’inci Beyazıt döneminde devşirmeler kesin olarak yönetimi ele geçirmişlerdir” der Stanford Shaw.
Celali ayaklanmalarının arkasındaki sebepler araştırılırken İstanbul’daki Türkmen beylerinin Anadolu’ya geçişleri ve halkla birlikte devşirme saltanatına karşı çıkışlarını da göz ardı etmemek gerekir. Bu isyanların bastırılmasında ölenleri kuyuya atmasıyla ünlenen Kuyucu Murat Paşa’yı unutmamak gerekir.
“Kurdun yavrusu kurt olur” diyerek 7-8 yaşlarındaki Türkmen çocuklarını kuyuya doldurmasıyla ünlenen Kuyucu Murat ta Hırvat asıllı bir devşirmedir. O devşirme olduğunu hiç unutmadı ama biz onun Hırvat asıllı bir devşirme olduğunu çoktan unuttuk bile. Tarih kitaplarında onun ırkının intikamını aldığı yazmaz, Celali isyanlarını bastırdığı yazar.
Türk tarihinin önemli kırılma noktalarından birisi hatta birincisi 1402’de Timur’la Beyazıt arasında geçen Ankara meydan savaşıdır.
Bu savaşın “İstanbul’un fethini 50 yıl geciktirdiği” söylenir! Katılmayacağım bu görüşe.
İstanbul’u kuşatmak başka İstanbul’u fethetmek başkadır. İstanbul kuşatılabilir ama fethedilemezdi. Ne İstanbul surlarını tahrip edecek “Şahi” topları vardır ne de dağlar aşıp Haliç’e inecek bir donanma mevcuttu.
1402 Ankara Meydan Savaşı İstanbul’un fethini 50 yıl geciktirmedi ama Çinin Müslümanlaşmasını engelledi.
Gerçi Çin daha önce de Türk Moğol İmparatoru Cengiz Hanı tarafından işgal edilmişti ama Cengiz Han Müslüman değildi.
Timur’un bütün hayali ve hedefi Çin’i zapt ve Müslümanlaştırmaktı. Günümüzü etkileyecek en önemli konu bu olsa gerek. Düşünebiliyor musunuz 1,5 milyarlık Çin’in Müslüman olduğunu?
Yıldırım Beyazıt Timur’a son derece çirkin kelimelerle hakaret ederken Timur ona son derece saygılı ifadelerle cevap veriyor “biz doğudaki cihadımız devam ederken, siz de Avrupa’daki fütuhatınıza devam edersiniz” diyordu.
Şu ifadeler Necdet Bayraktaroğlu’nun “Tarihimizdeki Muhteşem Mektuplar” kitabından alınmadır ve çok çirkindir:
“Timur adıyla anılan ey kuduz köpek, Tekfur melikinden daha kâfir olan Timur... Eğer sen dünya hırsı ile köpekler gibi vuruşmaya kalkarsan biz de dövüşürüz… Malumun olsun ki biz beldelerimize geldiğimizde cenk meydanına gelmezsen, kadınların üç kere boş olsun…”
Burada sorulması gereken bir diğer soru da “acaba bu hakaret dolu” ifadelerde Maria Despina ile birlikte Osmanlı sarayına doluşan Sırp danışmaların ne kadar rolü olduğudur.
(Devam edecek)