8. Tüyap Samsun Karadeniz Kitap Fuarı önceki gün açıldı ve benim bekleyişim, hasretim sona erdi.
Açılışa gittim, dün tekrar gezdim fuarı ve elim kolum kitaplarla döndüm. Bugün de gideceğim, sadece bugün değil, hafta sonuna kadar her gün. Ve kitap alacağım, kitaplar alacağım.
İki gündür gördüğüm, gözlemlediğim gençler gidiyor daha çok. Gidenlerin neredeyse yüzde 80’ni de genç kızlar. Erkekler çok az, hele de orta ve üzeri yaştaki erkekler yok denecek az.
Acaba sosyal medya kolaycılığının kitap okuma alışkanlığımıza vurduğu acımasız ve onarılmaz darbenin doğal bir sonucu mu bu?
Üzülmemek, hayıflanmamak elde değil. Kitap yapraklarına dokunmanın zevki artık hafızalarımızda ve hatıralarımızdan yavaş yavaş silinecek ve sonunda hiç iz kalmayacak bu gidişle.
Gözlemlediğim bir diğer üzüntü verici husus da yayıncı kuruluşların eski günlere nispetle çok daha az sayıda katılmalarıydı. Gerçi yeni yayınlar piyasaya ancak ekim kasım aylarında çıkar diyenler de var. İnşallah onlar haklı çıkarlar ve gelecek yıllarda daha çok yayıncı kuruluş katılır.
Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu her zamanki ilgiyi görüyor. Hem kitaplar herkesin alabileceği kadar ucuz hem de konular itibariyle kendi tarihimiz ve kültürümüzün değerli eserleri.
Eski yıllarda Kültür Bakanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı stantlarında da çok değerli eserler olurdu. Kültür Bakanlığı artık kitap yayınlamayı bıraktı maalesef. Onun asli görevi kültürel faaliyetlerdi. Turizm de önemliydi ama o bakanlığın adından kültür kelimesi hem bilahare eklenmiş, hem de kültür kelimesinden sonradır.
Türkiye Diyanet Vakfı hem vakfa ait hem de KURAMER (Kuran Araştırma Merkezi)’e ait çok kıymetli eserler yayınlardı. İnşallah Diyanet Vakfı da kitap yayınlamaktan vazgeçmemiştir. Vazgeçerse çok yazık olur.
Hem sevdamdan hem de içimi kemiren duygulardan, düşüncelerden bahsettim.
Kavuşmanın mutluluğu benim gördüğüm veya gördüğümü sandığım noksanlardan çok büyük.
Hoş Geldin TÜYAP SAMSUN KARADENİZ KİTAP FUARI…