Söylemez.
En azıdan söylememesi gerekir.
Ayrıca da din adamıysa…
Bir de üstüne üstlük üniversite hocası ise.
Söylememesi gerek ama adam hiç sıkılmadan yalanları peşi peşine sıralıyor.
Yok, bilmediğinden değil, bilmese -kitap karıştırmak zahmetine katlamasa bile- internet kolaycılığına başvurur ve bakar.
Ama onun derdi gerçekleri araştırmak ve halkına doğruyu söylemek değil, yalanlarına okuyucu bulmak.
Bir husus daha var. Sadece yalan yazmıyor, yalanlarına hedef yaptığı insana (Devrin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye de) çok ağır hakaretler ediyor.
“İSRAİL'İ İLK DEVLET OLARAK TANIYAN İBLİS İSMET İNÖNÜ, MEKÂNIN CEHENNEM OLSUN” diyor.
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammet’in “ÖLÜLERNİZİ HAYIRLA ANINIZ” hadisi şerifine rağmen…
Gerçi sonradan yalanlayacak “ben böyle bir paylaşım yapmadım” diyecekti ama taklitçileri, daha doğrusu fırsat bu fırsat diye bir köşede bekleyenlere de gün doğmuştu. Hemen saklandıkları deliklerinde çıktılar ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “kan ve gözyaşıyla” kuran kadrolara saldırıya geçtiler.
Bunlardan “ismi cisminden, cismi isminden önemsiz” biri de Hasan Saka’ya saldırdı. Güya Hasan Saka İsrail Devleti’ni kuruluşundan sadece 11 saat sonra tanımış!
O Hasan Saka ki cumhuriyetin kuruluşunda canla başla çalıştı; Lozan’a giden heyette yer aldı. Maliye, iktisat, Hariciye ve Meclis başkan vekilliği görevlerinde bulundu. 5 Eylül 1947’den 14 Ocak 1949’a kadar da başbakanlık yapmıştır.
“Yalan söyleyen tarihçileri kendi utanmazlıklarıyla baş başa” bırakalım gelelim “yalan söylemeyen tarihin” yazdıklarına:
İsrail Devleti 14 Mayıs 1948’de kuruldu.
Türkiye İsrail’i 28 Mart 1949’da tanıdı.
Ve Türkiye’nin ilk diplomatik temsilciliği 7 Ocak 1950’de İsrail’de açıldı.
Bu arada unutmadan şunu da söyleyelim ki Türkiye İsrail Devleti’ni tanıyan ilk ülke değildir; 44’üncü ülkedir.
Yalan söyleyenler, yalan yazanlar utansın varsa şayet utanacak yüzleri…