Dün 10 maddelik Tekâlif-i Milliye(Ulusal Yükümlülükler) Yasası’nın ilk 3 maddesini yayınlama noktasında bitirmiştim yazımı. O maddeler kelimesi kelimesine şöyledir:
1-Ülkede her aile birer kat çamaşır, bir çift çora ve çarık hazırlayıp Tekâlif-i Milliye Komisyonuna teslim edecektir. Yoksul bir aile yükümlülüğünü yerine getiremez ise, zengin bir ailenin bu giyim eşyalarını vermeleri komisyon tarafından sağlanacaktır.
2-Tüccarın ve halkın elinde bulunan çamaşırlık bez, Amerikan patiska, pamuk, yıkanmış veya yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi dikmeye yarayan her cins kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, vaketa(ince meşin), taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, dikilmiş veya dikilmemiş çarık, potin, demir kundura çivisi, tek çivi, kundura ve saraç ipliği, nallık demir ve yapılmış nal mıh, yem torbası, yular, belleme, kolon, kaşağı, gebre, semer ve urgan stoklarından %40’na parası daha sonra ödenmek üzere el konulacak.
3-Eldeki buğday, saman, un, arpa, fasulye, bulgur, nohut, mercimek, kasaplık hayvan, şeker, gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz, zeytinyağı, çay ve mum stoklarından %40’ına, parası daha sonra ödenmek üzere el konulacak.
Başka maddelere, başka söze gerek var mı? Sanmıyorum. Bir asker ki ayağında donu yok, çorabı yok, sırtında onu soğuktan koruyacak bir giyeceği yok ve o ordu düşmana karşı olmak ya da olmamak kavgası veriyor.
Kazandı da.
Yorgun ve yoksul bir halkın galiplerin dayattığı barış şartlarını yırtıp parçalayıp tarihin çöp sepetine attığı ilk ve tek örnektir Türk Milli Mücadelesi.
Sadece haksız, hukuksuz ve ahlaksız bir dayatmanın çöp sepetine atılması değil aynı zamanda Uzakdoğu’dan Orta Doğu’ya, Afrika’ya kadar tüm geri kalmış(geri bırakılmış) tüm halklara, tüm milletlere ümit ve örnek olmuştur.
Savaşın hangi şartlarda verildiği ve kazanıldığı üzerine çok fazla söz söylemeye gerek var mı, bilmiyorum. Ama o kurulan yeni devletin rakamlarını vermezsek noksan kalır Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıkları.
Cephededir ve olmakla olmamak arasındadır. O günün Maarif(Milli Eğitim) Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver Ankara’da bir “Milli Eğitim Şurası” düzenlemektedir. “İsterseniz erteleyelim” önerisinde bulunur “hayır, erteleme” cevabını alır.
17 Temmuz 1921’de düzenlenen Kurultay’a cepheden gelerek katılır ve açış konuşmasını bizzat kendisi yapar.
Cephede kazanılacak zaferin barışta bilim ve teknikle geliştirilmesi gerektiğinin bilincindedir Mustafa Kemal Atatürk…
Yenilmedi, yendi, düşmanı denize döktü.
Nasıl bir Türkiye bulduğunu ve neler yaptığını da kısaca anlatmak gerek bu noktada.
Devam edecek.