Hocasız kalan cemaat gibi maça gittik!
Bayram Bektaş ile yollar ayrılmıştı…
Gerçi genç hoca Emre Bayraktar görevini yaptı ama maçtan önce herkes kaygı ve endişe duymuyor değildi.
Samsunspor seyircisi aç. Aç olup da gözü aç değil. Laf öyle uydu. Başarıya aç, mutluluğa aç, güzelliklere aç, şampiyonluğa aç ama bu şampiyonluk adı verilen yemeğin menüsüne de bir göz atarsak; önce bu yemeği hazırlayacak olanların kas gücünün hala yetersiz olduğunu görüyoruz.
Aşçımız da yok. Fiziken takım hala yetersiz. Yemeğin eti henüz kıvamda değil, yağı-tuzu yavan!
Baharat ise hiç yok. Servis ve sunum da hepsinden kötü.
Camia, taraftar şampiyonluk bekliyor. Patron mutlu son istiyor ama film beklendiği gibi aşk ve sevgi filminden çok korku filmine doğru evriliyor.
Bizim topçular hala hazır değil, hala güçsüzler, hala yavaşlar, hala tutuklar, hala isteksizler. Şampiyonluğa oynayacak adamlar böyle mi oynar? Allah’tan Sakaryaspor 2-2’den sonra üstümüze gelse maçın sonucu nasıl bir tablo çıkarırdı bilmem ama bildiğim bir şey var. Sakaryaspor’un üzerinden Tank (Douglas TANQUE) geçti de ucuz kurtulduk. Adam ortalığı felç etti!
Maçı biz domine edip, dizginleri ele alacağımıza rakip bizi kontrol ediyor, açığımızı yakalar yakalamaz gereğini yapıyor. Buna önlem yok mu? Bunun bir çözümü yok mu? Bu kötü senaryoyu bitirebilmek adına yapılabilecek bir şeyler yok mu? Ali Kaan Güneren, 2 çift sözüm sana!
Kırkpınar güreşçileri gibisin. Benden fazla kalın belin var. Sen böyle değildin seni, Akhisar’da, Ankaragücü’nde imrenerek “Ah bizde oynasa bu çocuk” diye seyrettim hep. O Ali Kaan gitmiş. Sumo güreşçisi bir adam bize gelmiş!
Novikovas, sen Erzurum’da iken iğne deliğinden topu geçiren adamdın, şimdi 3 adımdan sonra ilerleyemeyen, etkisiz bir adama dönüşmüşsün. Canbaz gibi adam gitmiş yerine amatör ligde rastlayacağımız bir adam gelmiş! Yazık, çok yazık. Ne siz bu durumunuzu hak ediyorsunuz ne de size umut bağlayan bu seyirci bu boş vermişliği hak ediyor! Bir an evvel eski halinize dönün lütfen!
Osman ile Celil’i bu maçta gerçekten aradık. Sol bek Ankara asfaltı mübarek. Bildiğimiz Mücahit ortada yok! Taş gibi olan orta blok 2 korner topunda çürük duvar misali çöktü! Szumski hatalarının farkındadır zaten. Daha evvel 5. viteste giden forvetler 2. viteste bağırta bağırta gidiyorlar. Siz bundan daha iyisiniz beyler. İsteseniz nal toplatırsınız rakiplere. Ama hala bir miskinlik var üzerinizde. Atın şu ölü toprağını artık üzerinizden.
Her gelen takım zaten Samsunspor karşısına yürek yiyerek çıkıyor sanki. Bizdeki isteksizliği algılayanlar 1 puanı bırakıp, 3’ün peşine düşüyor. Yürek bulamayıp yiyemeyenler, cesaret hapı içmiş olmalı ki gözünü kararta kararta üstümüze geliyor. Bizdeki zayıflığı hisseden biraz da hızlı oynayan her takım bize kabus yaşatabiliyor. Yapamadığımızı, rakip yapıyor. Bu da beni deli ediyor. 48 pas ile geçip de 0 çektiğimiz atağa karşın rakip 3 ileri top, 2 ara top, 1 orta ile bizi abandone edebiliyor. Orta sahada kaptırdığımız her top, direkt tehlike yazıyor bizim için! Rakibi kahraman eden inanın biziz. Sende bir şey göremeyen adamlar Haçlı Seferi gibi saldırıyor bize!
Her sezonun genel hastalığı olduğu gibi rakipler kadar hakemlere karşı da oynuyoruz biz. Seçip-seçip buraya gönderilen bu enkazlardan bıktık valla. Bize karşı acımasız ve önyargılı olduklarına artık iyice inanmaya başladım.
Haydi Laura, haydi Ahmet biraz gayret...
Haydi Fofana, geçen sezonki performansını yakala. O bile yeter.
Haydi Yusuf Emre gel kendine…
Haydi çocuklar, haydi beyler haydi…
Sünger çekin geride kalanlara, gözünüzü dikin gelecek haftalara.
Göz açtırmayın 2 paralık takımlara.
Samsunspor’sunuz siz. Umutla bakalım yarınlara...
Haydi beyler haydiiiiiiiii...