İnsan elinin değdiği her şey güzelleşiyordu belki, önceden.
Haberlerde şu an doğaya verdiğimiz zararın farkına varmamız için sayısız örnekle karşılaşıyoruz. Sınırsız isteklerimiz, arzularımız, tutkularımız ve doğa üzerinde kurduğumuz tahakküm aleyhimize mi işledi yoksa?
Kentsel dönüşüm adı altında öne sürülen çalışmalar aslında korkunç ağaç katliamlarına dönüştü. Üçüncü havalimanı için (13 milyon ) ağaç kesildi. Bu ve bunun gibi saymakla bitiremeyeceğimiz haberlere senelerdir şahit oluyoruz. Ormanlara, ağaçlara verilen zararlar doğrultusunda bundan en olumsuz etkilenen şüphesiz ki hayvanlardır. İnsanları yersiz, yurtsuz bırakmaktan hiçbir farkı yoktur; ormanları tahrip edip hayvanların yaşam alanlarını yok etmenin… İnsan etkisiyle çok sayıda canlı türü yok olma eşiğine geldi. Bunun en güzel örneğini; Steve Cutts ‘MAN’ isimli animasyonunu izleyerek görebilirsiniz.
Ayrıca Mike Barnett insanın doğaya ne ölçüde zarar verdiğini şu cümlelerle ifade etmiştir: ‘Eğer her şey çok normalmiş gibi yola devam edersek, yaban hayatında dramatik bir düşüş göreceğiz. Şuan öyle bir noktaya geldik ki artık bazı alışkanlıkları değiştirmeme lüksümüz yok. Artık üzerimize düşen yarattığımız tahribatı asgari düzeye indirmek.’
Tabii bu açıklamalar esnasında tüm dünyayı etkisi altına alacak bir salgın durumu kimsenin aklına dahi gelmezdi. Hayatı askıya almamızın doğaya sınırsız faydası oldu.
Biz salgın sürecinde ellerimizi doğadan çektikten sonra bakalım neler değişmiş?
Ozon tabakası kendini onarıyor ve ozon deliği küçülüyor. Malum şu an yaşama derdine düşen insanların tahrip etmeye vakti yok…
İstanbul kıyıları yunuslara kaldı, denizin tadını onlar çıkartıyor. Artık keyif sürme sırası onlara da gelsin değil mi?
Yaklaşık sekiz kuş türünü yok ettiğimiz düşünülürse, salgından sonra İstanbul’da ağaçları mesken tutan papağanları görmek çok büyük bir sevinç olsa gerek!
Venedik kanallarında su adeta temizlenirken, yüzen balıkların ve kuğuların tılsımlı görüntüsü…
Çin’deki hava kirliliğinde sadece iki haftada ciddi bir azalma meydana gelmişti. Keza İstanbul’da hava kirliliği de yüzde 30 azaldı.
Düden Şelalesi’nin suyunda belirgin bir berraklık ve bitki örtüsünde de renk iyileşmesi gözlemlendi.
Taşıtların çarparak öldürdüğü hayvan sayılarında ciddi bir azalma yaşandı.
Yaban hayvanları insanların kontrol altına aldığı yaşam alanlarının iktidarını geri aldı.
Çizgi film senaristleri, dışarı çıkamayan insanların boşluğunu hayvanların dolduracağını mizahi bir dille yıllarca bize anlatmıştı. Bizlerde inanılması pek mümkün olmadığı için sadece gülüp geçmiştik değil mi?
İnsanlar geri çekildiği için ortaya çıkan boşluğu doğal yaşam ve doğa doldurdu. İnsanlar evde kaldıkça doğa kendi yaralarını nasıl da sarmaya başladı. Bu kıssadaki hisse artık dünyanın merkezine insanı değil, dünyanın merkezine bütün canlıları koymak gerektiğidir. Dünya sadece biz insanlara tahsis edilmiş, isteklerimiz doğrultusunda şekillendirebileceğimiz bir araç değil.
Evren, doğanın kendisidir ve bize yuva olan evrene her şeyimizi borçluyuz!