Bazen insan soluklanmak için uzunca bir araya ihtiyaç duyar. Yeniden birkaç kelâm etmeye başlamak oldukça heyecanlı...
Okuduğum an ruhumda derin bir umut yeşerten bu paragrafı sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Bu dünyayı yaşanılır kılan, ayakta tutan nedir bilir misiniz?"
Çünkü bu dünyanın ve bu toprakların:
"İncinsen de incitme!" diyen Mevlana'sı,
"Yaratılanı sev, yaradandan ötürü" diyen Yunus'u,
"Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir" diyen Hacı Bektaş Veli'si,
"Ne mutlu eğri zamanda doğru yerde durabilene" diyen Pir Sultan Abdal'ı,
"Beni hor görme gardaşım, sen altınsın ben tunç muyum?" diyen Veysel'i,
"Kötü insanların türküleri yoktur" diyen Neşet Ertaş'ı,
"Bütün aşklardan yücedir, insanın insanı sevmesi" diyen Mahsuni'si,
"Sana düşman bana düşman, düşünen insana düşman, vatan ki bu insanların evidir, sevgilim onlar vatana düşman" diyen Nazım'ı,
"Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır" diyen Yaşar Kemal'i var. Yani bu kadim topraklarda kin ve nefret yeşermez."
Her şeye rağmen sevgi yeşerecek, her şeye rağmen sevgi yeşermeli.
Sevgisizlik her yere hızlıca sirayet ediyor durumda. Ve tüm insanlık bu hız karşısında sanki oturup izliyor gibi.
Lâkin bazı insanları burada ayırt etmek durumunda kalacağım. Bazı insanlar bu dünyanın kardelen çiçeğidir. Kardelen çiçeği; kışın karlı günlerde açan, narin boynu bükük, mağrur, fedakarlık, saflık ve sabrın çiçeği.
İnandığımız her şeyi farkında olarak ya da olmadan yaşıyoruz. Bununla ilgili çok sevdiğim bir kıssadan hisse var.
Amerika’da bir idam mahkumu, infazını beklerken hükümet yetkilileri bir teklifle gelir. Bir deney üzerine idamını darağacında değil de zehirli bir serumla uyutarak yapmak istediklerini ve bunun karşılığında ailesine yüklü bir miktar para yardımı yapılacağını beyan ederler. Mahkum önündeki seçeneğin iyi olduğunu, en azından ölürken ailesine yardım edebileceğini düşünür ve kabul eder.
İnfaz günü gelir çatar, bir yatağa yatırılır ve bir serum bağlanır. Doktor infazın detaylarını mahkuma anlatır; "Gördüğünüz gibi Bay Jefferson, bağladığımız serumda kademe kademe renkli sıvı mevcut. En üstteki yeşil renkli sıvı bittiğinde elleriniz, ayaklarınız uyuşacak, ortadaki mavi sıvı bittiğinde kollarınız ve bacaklarınız uyuşacak, en alttaki kırmızı sıvı bittiğinde ise kalp ritminiz yavaşlayacak, nabzınız düşecek ve infaz gerçekleşmiş olacak..." der.
Ve tam da doktorun söylediği gibi gelişir her şey. Önce eller ve ayaklar, sonra bacaklar ve kollar uyuşur. Sonra ise kalp durur ve mahkum ölür. Üzerine deney yapılan mahkûmun ölüm sebebi sadece kalp krizidir.
Serumda bulunan ve zehirli olduğu söylenilen sıvı sadece sudur.
İnanarak kendini bile bile öldüren insan, inanarak şartlar her ne olursa olsun yeniden doğabilir. Mutluluğa, umuda, şefkate, sevgiye ve şifâya...
Bu kadim toprakların tılsımına ve şefkatine inanın.
Ruhunuza sevgiyi yerleştirip, ağulu duygulardan arınmaktan korkmayın. Ve bu hayatın sizin hayatınız olduğunu unutmadan hiçbir şeye geç kalmayın...
Kaleminize sağlık