I.Kılıç Arslan Abydos kuşatmasında bulunan Çaka Bey’in üzerine yürümeye hazırlanmakta, denizden ise Bizans donanması Çaka Bey’in üzerine geliyordu. İki ateş arasında kalmamak ve kardeşkanı dökmemek için Çaka Bey kuşatmayı kaldırmıştır. Çaka Bey, I.Kılıç Arslan'ın bu tavrının Bizans kışkırtmasından dolayı olduğunu bilmekte ve bu gergin ortamı yumuşatmak için diplomatlarını devreye sokmuştur. Küçükte olsa ılıman bir hava esmeye başlamıştı. Kuşatmayı kaldıran Çaka Bey donanmasını askerleriyle birlikte İzmir'e göndermiş kendisi de damadının daveti üzerine bu ılıman ortamı daha da gevşetmek ve damadı ile yüz yüze konuşmak için İznik'e gitmiştir. I.Kılıç Arslan kayınbabasını güler yüzle karşılamış ve sarayında kayınbabasının onuruna bir ziyafet tertip etmişti. I.Kılıç Arslan ve mahiyeti Çaka Bey’i sarhoş olup sızana kadar içirmişler herkes sarhoş olup kendinden geçmeye başladığı sırada I.Kılıç Arslan kılıcını çekip Çaka Bey’in göğsüne saplamıştır. I.Kılıç Arslan hayatının en büyük hatasını yapmış haçlı seferlerine karşı verdiği mücadele ile aklımızda kalan büyük kahraman Bizans'ın ekmeğine yağ sürmüştür. Çaka Bey’in ölüm tarihi farklı farklı zikredilmiş olsa da 1095 yılında vefat etme olasılığı yüksektir. Çünkü 1096'da I.Kılıç Arslan'ı Malatya kuşatmasında görüyoruz ve akabinde 1097 yılında ise haçlı seferleri Anadolu'da etkili olmuştur. Bu olaylar vesilesi ile 1095 yılında öldüğüne ittifak etmek lazım. Çaka Bey’in ölümünden sonra İzmir'de kuruduğu beylik kardeşi Yalvaç tarafından iki yıl daha idare edilmiş Haçlı seferleriyle hem stratejik hem ekonomik hem de Hıristiyanlık açısından dini bir merkez olan İzmir Türklerin elinden yaklaşık iki yüz yıllığına çıkacaktır. Türlerin denize ulaşmaları 11. yüzyıldan önce olmuş olsa da Türk donanmasının temelini teşkilatlı ve planlı bir şekilde ilk olarak Çaka Bey atmış ve Türklere de yeni bir fetih alanı açmıştır. Hayatında karşılaştığı tüm zorluklara rağmen yılmayan bir yapıya sahip olan Çaka Bey ileriye dönük planları ve adalar denizinde faaliyetleriyle İstanbul'u zor durumda bırakmıştır. Tabir yerinse ise 700 yıllık Bizans devletine kök söktürmüştür. Çaka Bey Türklerin Anadolu'da tutuna bilmeleri ve güvenliklerini sağlayabilmeleri için hele ki üç tarafı denize çevrili olan bu coğrafyada donanmadın gerekliliğini kavramış yine bu konuda da bu topraklarda yaşayanlara örnek olmuştur. Ege denizindeki üstünlüğü ticaret ile uğraşan Venedik, Ceneviz ve adalarda üstünlük kuran Bizans’ı zor durumda bırakmıştır. Denizlerde maharetli denilen bu devletlerle kısa sürede boy ölçüşecek hale gelen Türklerin denizcilikte çok daha önceden bilgi sahibi olduğunun göstergesidir. Çaka’nın Bizans’a esir düşmesi ve imparator tarafından unvan verilerek iyi bir mevkie getirilmesi onun en büyük şansı olmalıdır. İstanbul'da kaldığı bu süre zarfında Bizans’ın resmini iyi çekmiş, siyasetin inceliklerini ve İstanbul’un deniz kuvveti olmadan alınamayacağını idrak etmiştir. Zor durumda kalan Bizans batı dünyasından Türklere karşı yardım istemesinin bir sebebi olarak da Çaka Bey’in faaliyetleri gösterilebilir. Haçlı seferlerinin hazırlıklarını hızlandırmıştır. Çünkü hem stratejik hem de Hıristiyanlar için önem arz eden bir şehir olan İzmir'e yerleşmiştir. Anadolu tahılının gemilere aktarıldığı önemli bir liman olmasının yanı sıra Hıristiyanlar için kutsal sayılan dini merkezlerden biriydi. Bu ticaretle uğraşan devletlerin yanı sıra dini bir misyonu olan Papalığı da devreye sokacaktır. I. Kılıç Arslan'ın hatası olarak gördüğüm Çaka Bey’i öldürmesi hadisesi gerçekleşmemiş olsa idi Türk donanması ile Haçlılar Çanakkale Boğazında karşılanır Anadolu'da yaptıkları bu denli yıkımda engellenmiş olurdu.
Ne var ki Çaka Bey Bizans'a son darbeyi indirmeye hazırlanırken, hizmetlerin karşılığını alamadan hak etmediği bir ölümle karşılaşmıştır. Onu siyasi çıkarlar uğruna katleden haçlılara karşı verdiği mücadelelerle bütün İslam ve Türk aleminin takdirini kazanmış İznik Sultanı I. Kılıç Arslan’ın ileri görüşlü olmaması belki de tek güç olma hırsı yüzünden temeli atılan ve denizlerde faaliyetlerin birkaç asır ertelenmek zorunda kalındığı ve Bizans’ın ömrünü uzatan bir hazin hayat öyküsünü oluşturur Çaka Bey’in yaşadıkları. Her ne kadar Haçlı seferlerinin gölgesinde kalsa da sadece Türk tarihinde değil dünya tarihinde de önemli bir yer edinmiş bir kişidir Çaka Bey.