Hem günümüzde hem de geçmişimizde önemli bir yer edinmiş olan günlerden bir tanesidir. Bu güne Hıdırellez ya da Hıdrellez denilmektedir. Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar gibi çok geniş bir coğrafyada kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Mevsimlik bayram denmesinin sebebi olarak bahar ayı içerisinde yani 6 Mayısta kutlanmasıdır. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır. Bu düşünce yılda bir gerçekleştiği için halk arasında önemli bir önem arz etmektedir. Hem İslam ve Türk dünyasında hem de Hristiyan aleminde büyük bir coşkuyla kutlanmakta olan bu mevsimlik bayram Türkiye'de 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece kutlanırken Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilen bu günü Rum Ortodokslar "Aya Yorgi", Katolikler "Aziz George" günü olarak kutlamaktadırlar.
Hızır ve Hıdırellezin kökeni hakkında çeşitli düşünceler ortaya atılmıştır. Bunlardan bazıları Hıdırellezin Orta Asya, Ortadoğu ile Anadolu kültürlerine ait olduğu; bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına ait olduğu yolundadır. Hıdırellez Bayramı'nı ve Hızır düşünüşünü tek bir kültüre mal etmek olanaksızdır. İlk çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Osmanlı itibariyle Balkanlar ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle belli başlı sevinç kutlamaları yapılmaktadır. Kimi yazılı eserler bu tipteki en eski ritüellerin milattan önce Mezopotamya'daki Sümerlerin en önemli yerleşimlerinden olan Ur şehrinde yapıldığını göstermektedir. Kışın bitişiyle "Tammuz" ismi altında kutlanan Hıdırellez Mezopotamya ovasını sulayan Fırat ve Dicle nehirlerinin uyaran gücünü temsil etmektedir. Burada gördüğümüz iki hususun yorumlanmasında aslına bakılırsa ortaya çıkışında bahar ayında otların yeşermesi ve tarım yapılması için nehirlerin çağlaması yani kısacası yeniden dirilme olarak insanın kış mevsiminin hazırlık sürecinde hayvanların semirmesi ve tarım için şartların olgunlaşmasının kutlanması denilebilir. Mezopotamya da ortaya çıkıp kutlanması manidar değildir. Mezopotamya etrafı çöller olan ve sadece Fırat ve Dicle nehirleri ile yeşeren, yaşayan insanların varlıklarını devam ettirebilmeleri için tarlalarını suladıkları suyun bahar ayında bu iki nehrin neşelenmesiyle olduğu bilinmektedir. Bu sebepten yaşanan bu gelişmeler kutlamaya dönmüştür. Bu düşünceler çerçevesinde Orta Asya İslamiyet öncesi Türk devletlerinde de bahar otlakların yeşillenmesiyle sürülerin semirmesi arasında bir paralellik olduğundan baharın gelişi büyük bir coşku ile karşılanmaktadır.
Türkler adı zikredilen tüm coğrafyalarda faaliyet gösterdikleri için Hıdırellez kutlamalarını bu coğrafyalarda yayma ve bu kutlamaları gelenekleştirme husussunda en önemli etken olduğu kanısındayım. Bu kadar eski geleneğe sahip olan Türkler bu hususları hakim oldukları milletler ve egemenlikleri altında yaşayan diğer din mensubu insanları da etkiledikleri aşikardır. Bu coğrafyalarda bahsedilen kültürleri etkileyecek kadar uzun bir süre hâkimiyet kurmuştur. Bu hakimiyet empoze etmek üzere değil var olan değerler yaşanırken diğer toplulukları da etkilemekten öteye geçmemiştir. Asıl husus insanların hayat içerisinde yaşadığı coğrafya üzerinde ilgilendikleri ekonomik faaliyetlerin başında gelen tarım ve hayvancılık baharın gelişi ile neşelenmektedir. Bu sebepten baharın gelişi topluluklar için her zamanda önemli yere sahip olmuştur.
Coşkuyla kutlanması ve dualar ile karşılanması bize bunu göstermektedir. Ayrıca Hıdırellez UNESCO'nun 'İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi'ne alınması amacıyla 2010 yılında çalışmalar başlatılmıştır. Bu durum bize gösteriyor ki bahar ayı sadece bir toplumun değil tüm milletlerin yaşamında önemli olduğunu fazlasıyla bize göstermektedir.
Herkesin baharını aydınlık kışlara vesile olması duası ile kutlarım baki selamlar.