1.Dünya savaşı sonrasında zor şartlar altında kendisine vatan bildiği toprakları işgalci devletlere karşı büyük bir gayretle birlikte savunan, elinde kalan son lokmasını bölüşen âlicenap milletimiz savaş bittikten sonra başlayan fikir ayrılıklarının içinde kendini gruplaştırılmış bir şekilde bulmuştur. Dünya savaşında kendi çıkarları doğrultusunda sömürge milleti yapılamayan aziz milletimiz kurulan çeşitli oyunların içerisine çekilmeye çalışılmıştır. 1922 savaşların bitiminden günümüze kadar süregelen birçok oyunla karşı karşıya kalınmıştır. Ekmeğini bölüştüğü ve aynı coğrafyada asırlardır bir sorun olmadan beraber yaşadığı kişilerle arasının açılmaya çalışıldığının farkına varmakta çok geç kalmıştır.
Bu gibi durumlarda toplumun önde gelen söz sahibi kişilerin sağduyusu da bir noktadan sonra fayda etmemeye başlamıştır. Ki bu sağduyu sahibi kişiler çeşitli hileler ile toplum nazarında itibarsızlaştırılmakta ya da faili meçhul cinayetlere kurban gitmekte idi. Gecen süreç içerisinde ülkemizin gelişip güç kazanmasını Ortadoğu ve İslam ülkeleri üzerindeki etkisini sürdürmek isteyen güçler bir tehdit olarak algılamışlardır.
Savaş alanlarında yüzyıllardır yapamadıklarını bu kez Sünni-Şii, Sünni-Alevi, Türk-Kürt ve benzeri yöntemler kullanarak bizleri önce kutuplaştırmaya sonrasında ise aramıza soktuğu sözde bizdenmiş gibi davranan kişiler vasıtası ile çatışma çıkartarak karmaşa ve kaosa sürüklemeye çalışmaktaydılar. İşte bütün bu anlatılanların net bir şekilde fotoğrafı 1978 Maraş olaylarında çekilmiştir. Kurtuluş savaşında sen şundansın, ben bundanım demeden omuz omuza düşmanı tepelediği yerde; ki o dönemde onca sağduyulu insanın yer aldığı istiklal madalyası taşıyan şehirde bu olaylar ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda seksen ihtilaline giden sürecinde başlangıcı sayılan olaylar da bu süreçten sonra hız kazanmıştır.
Maraş olayları sırasında sağ-sol çatışmalarının yaşanması ve bununla beraber alevi-Sünni çatışmasının da körüklenmesi üzerine patlak vermiştir. 19-26 Aralık 1978 yılında 7 gün süren olaylar Maraş da Çiçek sinemasına Cüneyt ARKIN’ın oynadığı film gösterimde iken bomba atılmasıyla başlamıştır. Sinemanın önünde toplanan kalabalık sloganlar atarak eylem yapmaya başlamıştır. Bu sırada bombanın Maraş Ülkücü gençlik derneği başkanı Mehmet LEBLEBİCİ ile ikinci başkan Mustafa KANLIDERE’nin emri ile atıldığı söylentisi ortaya çıkmıştır.
Bu olayın ertesi günü Yörük Selim mahallesinde bulunan Alevilerin kıraathanesi bombalanmıştır. Bu bombalamada kimse zarar görmemiştir. Devam eden gergin ortamda 21 Aralık günü sol gruptan iki alevi öğreten Hacı ÇOLAK ve Mustafa YÜZBAŞIOĞLU uğradıkları silahlı saldırı sonucu öldürülmüşlerdir. Cenaze törenlerinde sağcı bir grup tarafından cenaze namazı kılınması engellendi ve kalabalık dağılınca öğretmenlerin cenazeleri ortada kalmıştır. Hiçbir direnişle karşılaşmayan bu grup şehir merkezine giderek orda bulunan aleviler ve sunilerle çatışmaya girmiştir. Bu çatışmada ölenler ve yaralananlar olmuştur. 24 Aralık günü çatışmaların polisler üzerine yönelmesi üzerine polis-halk arasındaki çatışmayı önlemek amacıyla şehirdeki tüm polisler devre dışı bırakıldı.
Bu durum galeyana gelmiş kalabalığın önünü açacaktır. Sünnilerin aleviler üzerindeki baskısı da iyice artmıştır. Olaylara müdahale edebilmek için Kayseri ve Gaziantep’ten askeri takviyelerde yapılmıştır. Maraş gibi diğer bazı ilerde de çıkan karışıklıklar neticesinde bu kaos ortamına son vermek amacıyla 26 Aralık günü sabah saatlerinde Suriye, Irak, İran sınırındaki ille başta olmak üzere Maraş şehrini de kapsayan 13 ilde sıkı yönetim tedbirleri alınmıştır. Bu sayı daha sonra gelişen olaylar nedeniyle arttırılacaktır. Maraş olaylarında resmi rakamlara göre 150 kişinin öldüğü, 176 kişinin yaralandığı 200 e yakın alevi evlerinin yakıldığı ve 100 den fazla iş yerinin tahrip edildiği bilinmektedir. Resmi olmayan ölü sayıları ve toplu mezarlarında olduğu dile getirilmektedir.
Bütün bu yaşananlara bakıldığında birlik içinde yaşayan bu insanları fikirlerinden dolayı ötekileştirerek gruplaştırıp bir biri ile çatıştırarak kaos ortamı ortaya çıkardıklarını her aklı başında kime rahatlıkla almayabilir. Neden bu zamana kadar durdular da şimdi bir birlerini boğazlar oldular. Neden bu zamana kadar komşusu farklı bir dinden dahi olsa cenazesini ortada bırakmayan kişiler aynı dinden olmasına rağmen fikirler farklı diye bu hasletinden vazgeçsin. İşte neden diye sorabileceğimiz bir sürü sorumuz var.
Bakıyoruz ki sağ solu, sol sağı ya da Sünni-Alevi’yi, alevi-Sünni’yi öldürüyor bu zamana kadar neden öldürmemiş. İşte burada içlerine yerleşen ve onlar gibi görünen kişilerin yaptıkları eylemlerin sağduyu olmadan galeyana gelerek onlarca masumun canının yandığı olaylar olarak karşımıza çıkmasına neden olmuştur. Özelikle Maraş olaylarını çok daha iyi anlayıp kritik edebilmek açısından YEDİ GÜZEL ADAM adıyla yayınlanan dizinin tüm bölümlerinin dikkatli ve özenle izlenmesini tavsiye ederim.