Adı tam olarak bilinmemekle beraber Melikşah’ın kendisine “Celâlüddevle ve’d-din” lakabıyla hitap etmesinden tarihte Celâliye Hatun olarak anılmıştır. Bizlerin Terken Hatun olarak bildiğimiz Terken bir nevi unvan olarak kullanılmaktadır. Çeşitli kaynaklarda babası ile ilgili farklı isimler zikredilmiş olsa da biz Terken Hatunun Batı Karahanlıların kurucusu olan İbrahim Tamgaç Han’ın kızı olduğu anlaşılmaktadır. Nihayetinde Karahanlı soyundan olan ve özellikle Melikşah’ın babası Sultan Alparslan gibi batı yönündeki fetihlere önem vermesinden doğuda yer alan Müslüman Karahanlılar ile sıkıntı yaşamamak adına Terken Hatunla izdivaç yapması kuvvetli bir ihtimaldir. Genelde hükümdarların çok eşli olmalarının altında yatan sebeplerden biri de siyasi gerekliliklerdir.
Terken Hatun döneminde siyasi işler ile fazlaca iştigal etmiş bir Hatundur. Sultan Melikşah’ın hayatta olduğu dönemlerde başlayan bu siyasi çekişmede veliaht (tahta çıkmaya aday olan) olarak kendi oğlu Mahmud’u göstermek ve Nizâmülmülk’ün yerine kendi veziri Tâcülmülk’ü geçirmek istemiştir. Böylece kendisinin devletin yüksek mertebesinde itibarı artacak ve siyasi olarak güç kazanmış olacaktır. Fakat devletin veziri Nizâmülmülk hem veliaht olarak Melikşah’ın büyük oğlu Berkyaruk’u desteklemesi ve kendi konumundan kaynaklı olarak Terken Hatunun baş hasımları arasında olmuştur. Bu hasımlık neticesinde Nizâmülmülk’ün itibarını kırmak için birçok ittifakın içerisinde yer alacaktır. Terken Hatun Sultan Melikşah’ın sağlığında başladığı siyasi işlere karışma konusundaki istek ve arzusu Melikşah’ın ölümü sonrası oğlu Mahmut’un tahta çıkması için girişeceği taht kavgasının da habercisi olmuştur. Terken Hatun siyasetin içerisinde kendisini daha da güçlü bir konuma taşıyabilmek için kızı Mâh-Melek’e talip olan Halife Muktedî-Biemrillâh ile evlendirecektir. Elde ettiği bu siyasi güçler ile Sultan Melikşah ve kıymetli vezir Nizâmülmülk’ün arasını açmayı başaracaktır. Bâtınîlerin de baş düşman olarak gördükleri Nizâmülmülk bir Bâtınî fedaisi tarafından hançerlenerek şehit edilmesi üzerine Terken Hatun devlet içerisinde daha da itibar ve güç kazanacaktır.
Terken Hatun Bağdat ziyaretinde Sultan Melikşah’ın yediği bir av hayvanının etinden şaibeli bir şekilde zehirlenerek ölmesi üzerine bu ölümü gizleyerek oğlu Mahmut’u tahta çıkarmak istemiştir. Ve kendisi Berkyaruk’u saf dışı bırakmak için gizlice İsfahan’a kocasının yüzüğünü verdiği Kürboğa’yı göndererek kendiside Bağdat’tan ayrılmıştır. Damadı olan halife Muktedî’den oğlu için hutbe okumasını da istemiştir. Bu isteği Gazalinin çocuğun yaşının küçük olması üzerine yayınladığı fetva ve halifenin itirazlarına rağmen bazı şartlar karşılığında gerçekleşmiştir. Üzerine gelen birliklerden dolayı Berkyaruk Nizâmülmülk’ün askerleri tarafından Rey şehrine kaçırılmıştır. Berkyaruk, Terken Hatunun yakalatılması için üzerine gönderdiği orduyu Burûcird savaşında yenmesinin ardından taht şehri olan İsfahan’ı kuşatacaktır. İsfahan ve Fars dışındaki yerlerde Berkyaruk’un hâkimiyetini tanımak zorunda kalmıştır. Fakat hiçbir zaman yılmayacak olan Terken Hatun Berkyaruk’un dayısı Azerbaycan Meliki İsmâil b. Alp Sungur Yâkūtî evlenme teklif etmiştir. Berkyaruk dayısı ile girdiği mücadeleyi kazanınca dayısı İsfahan şehrine sığınmıştır. Terken Hatunun bu evlilik niyetine ordudaki komutanların karşı çıkması sebebiyle evlilik gerçekleşmemiştir. Yine mücadelesinden dönmeyen Terken Hatun daha önce tahtı ele geçirmek için hamle yapan Tutuş ile ittifak yapmak için İsfahan şehrinden yarılmıştır. Fakat yolda hastalanınca tedavisi için tekrar İsfahan’a dönmek zorunda kalmıştır. Terken Hatunun taht için bu son uğraşı olmuştur. Nitekim bu hastalıktan kurtulamamış ve 1094 yılında İsfahan’da vefat etmiştir.
Birçok Türk hatunu gibi Terken Hatun da döneminde devletin siyasi işleri ile fazlaca alakadar olarak taht mücadelelerinde etkin rol alan bir sultan hatunu olmuştur. Aradan asırlar geçmesine rağmen adından bahsettiren ve belleklerde yer eden önemli bir sima olarak tarihteki yerini almıştır.