İslamiyet’ten önce Türklerin arasında en yaygın olarak görülen inanç tek tanrı inancıdır. Türkler bu Tanrının gökyüzünde bulunduğunu düşündüğü için bazı araştırmacılar buna Gök Tanrı inancı da demektedir. Bu inancın genel çerçevesi belli olmakla birlikte ayrıntıları hakkında çok fazla bilgi sahibi olmak mümkün değildir. Hangi ibadetler vardır, nasıl ibadet edilir gibi sorular sorulur. Bu soruların tam karşılığı yoktur. Ancak başta Divan-ı Lügat-ı Türk olmak üzere kültür tarihi kaynaklarında geçen pek çok terim eski Türk inanışları hakkında önemli bilgiler vermektedir.
Divan-ı Lügat-ı Türk’te geçen kelimeler;
- Yazuk; günah anlamına gelmektedir.
- Us; iyi ile kötüyü ayırt etme anlamına geliyor.
- And; yemin
- Irk; falcılık kâhin anlamına geliyor.
- Idhuk; kutsal, kutsal nesne demek
- Ugan; her şeye gücü yeten demek
- Tengri; yaratıcı kelimesinin karşılığı olarak kullanılıyor.
- Arınçu; günah demek
- Tin; ruh, nefes demek
- Tabuğ; tapınma demek
- Bitik; muska
- Paçak; Hıristiyanların oruca verdikleri isim
- Yalvı; büyü ve sihir demek
- Yalvıcı; büyücü
- Yalavaç; peygamber demek
- Yükünmek; secde etmek
- Non; yasa, şeriat
- Toyın; Müslüman olmayanların önde gelen din adamlarına verilen isim
- Bayat; ulu tanrı anlamına geliyor
- Tamu; cehennem anlamına geliyor
- Yükünç; namaz demek demek (bengü) ölümsüzlük tanrının sıfatlarından birisi
Bizlerin çocuklarına büyük bir heyecanla anlattığı Dede Korkut hikâyelerin de Tanrıya çoğu yakarışın başlangıcı ‘’ Yücelerden yücesin kimse bilmez nicesin.’’ şeklindedir. Buda bize yüce bir varlığa inandıklarının ve gözle görülemediğinin bilgisini vermektedir.
Tek Tanrı inancıyla aynı zamanda ortaya çıkan Şamanizm bir din değil büyü ve sihir sistemidir. Kaşgarlı Mahmut "kam" kelimesini "kâhin" olarak açıklamaktadır. Yusuf Has Hacip de "otağcı" olarak tanımladığı "kam"’ların tıp adamı ve topluma faydalı kişiler olduğunu yazar. Karluklar ise "Kam"’lara ‘’sagun’’ der. Sagun; hekimbaşı anlamına gelmektedir. Kazak ve Kırgız milletleri "kam" kelimesi yerine "baksı" kelimesini kullanmışlardır.
İbn-i Fadlan eski Türk dininde kısas cezasının olduğunu söyler. Toplumun ahlakı bakımdan sağlam olduğunu kuralların sertliği sebebi ile ahlak dışı işlerin nerede ise hiç görülmediğini yazar. Aynı zamanda cennet-cehennem kavramlarının varlığından da bahseder. Bahsettiği cennet ve cehennem kavramları inanç sistemleri içerisinde Tanrının cezasından korkulduğunun habercisi olur. Ebu Dülef Oğuzların içinde put bulunmayan büyük mabetleri olduğunu batıya doğru dönerek çeşitli ibadetler yaptığını, Kırgızların ise kendilerine has dua ve ilahileri olduğunu güneye dönerek ibadet ettiklerini ve senede üç kez bayram yaptıklarını yazar.
Bu anlatılanlara baktığımızda ilk yaradılıştan itibaren Yaratıcıdan haberdar olan Türkler zaman içinde yayıldıkları ve etkileşime girdikleri diğer topluluklardan kaynaklı inanç sistemlerinde değişiklikler olmuştur. Her ne kadar değişim söz konusu olsa da İslam ile benzerlikleri oldukça fazla olan Gök Tanrı inancının özünün korunması Türklerin büyük çoğunluğunun İslamiyet'e girmelerinde etkili olmuştur.